Şubat 20, 2009

That's why...



Petrol şeyhinin biri oğlunu üniversite okuması için İstanbul'a gönderir. İlk dönemden sonra çocuğun dersleri kötüleşmeye, kendi de serserileşmeye başlar. Şeyhin yolladığı paralar da çocuğa yetmemektedir. En sonunda şeyh çocuğunu kontrol etmesi için adamlarından birini İstanbul'a gönderir. Adam İstanbul'a gelince ne görsün, şeyhin okuması için yolladığı oğlu kendini karıya kıza, içkiye, kumara vurmuş, okulunu da bırakmış. Uzun uğraşlar sonucu çocuğu boğaz kenarında bir meyhanede bulur. Adam, "Ya seydi! bu ne rezillik, baban merak içinde, kalk dönüyoruz Arabistan'a." der çocuğa. Çocuk da "Ayva seydi, önce bir otur da şu manzaraya bak hele." der. Şeyhin adamı ne kötülük olabilir ki diye düşünerek masaya oturur. Sandalcılar ağlarını atmakta, tepelerin ardında batan kızıl güneş boğazı kırmızının tonlarını boyamakta imiş. Manzaraya dalmış iken garsonun getirdiği kavunlardan bir iki tane ağzına atar, sonra peynirin tadına bakar. Aslan sütünün de tadına bakmasıyla ipler kopar orda. Şeyhin adamı bir ay sonra akşamdan kalma bir sesle şeyhe telefon açar:

"Ya seydi! veled mazbut velâkin memleket puşt."

Hiç yorum yok: