Ocak 16, 2010

Frankfurt Seyahatnamesi

Başlığa aldanıp benden Ahmet Haşim gibi döktürmemi bekliyorsunuz aldanırsınız. 12.01.2010 tarihinde Frankfurt aktarmasıyla Varşova'ya gidecek uçağımız avrupada kopan fırtına kar kıyametten, meteorolojinin salı günü daha kötü olacağını söylemesinden dolayı pazartesi öğleden sonraya alındı. Tabi, bu durum uçağın rötar yapmasına engel oldu mu? Tabi ki hayır...


Check-in'den önceki X-Ray'den geçerken nasıl yaptımsa laptopumu sol el orta parmağımın üzerine düşürdüm, 5 gün geçti şişi hala geçmedi, dokununca ağrıyor, iyileşme var diye dert etmiyorum. 50 dakika rötarla İstanbul'dan bindik Lufthansa uçağına, kaptan şoförümüz(!) sarsıntısız bir yolculuk sonunda Frankfurt'a indirdi bizi. İnince farkettik ki Varşova'ya gidecek uçağımız rötar yapmamıştı ve biz uçaktan indiğimizde kalkmasına beş dakika vardı, kaçırmıştık yani. Tabelalarda uzun süre Warsaw yazısı aradıysak da bulamayınca Lufthansa görevlisi aramaya koyulduk. Görevliye durumu izah ettik, o da ilk uçağın ertesi sabah olduğunu söyleyip, otelde yer ayırtacağını söyledi. Steingenberger isimli otelde yerlerimiz ayırılmıştı. Havaalanında biraz oyalandıktan sonra otellere giden shuttle'ların orda beklemeye başladık. Steinberger yazan bir minibüs bulduk ama içi doluydu, kesin türk dediğimiz ama türk çıkmayan şoförüne sorduğumuzda bizi "Langen?" şeklinde yanıtladı, biz Langen'in ne demek olduğunu düşünedururken üzerinde kocaman Steingenberger yazan bir otobüs yanaşınca dayanamayıp atladık. Havaalanına yakın şık bir otele götürdü bizi. Resepsiyonist kıza rezervasyonlarımızı uzattık, hanım kızımız da biz economy class insanlarına durumu izah etti. Orası Steingenber Airport otelmiş meğer, bizim yerimizse Steingenberger Langen'de ayrılmışmış, tekrar shuttle'ı bekleyip havaalanına dönüp "Langen?" sorusuna "Ja!" diyerek atladık minibüse, ebesinin nikahında uçak-pilot maketleri resimleriyle bezeli bir otele gittik, otel iyi, menüler güzeldi ama soğuktu nedense. Sabahın köründe kalkarak ayrıldık Frankfurt'tan.


Yeşil bir memleketti heralde Frankfurt. Son olarak şunu söylemek istiyorum:
"Gündüz gözüyle bir göremedim seni Frakfurt!" :))

4 yorum:

şeker kız candy dedi ki...

Her seferinde beni gülümseterek ağlatmayı başarıyosun sen..:( ;)

cyber dedi ki...

Teveccühünüz... :P

drops of jupiter dedi ki...

insan şaşırıyor di mi ne kadar yeşil olduğuna:)

cyber dedi ki...

Ben duyunca şaşırmıştım, hazırlıklıydım yani. =)

Bir zamanlar Timur fillerini geçirmek için ağaçları kesmeseydi Ankara da böyle olabilirdi. :P