Kasım 30, 2008

Sevgili Günlük



Önceki gece Coen'lerin en az oyuncularının aksanları kadar güzel filmi O Brother Where Art Thou'nun başında kendini uykuya teslim eden bünyem son bir kaç gündür ondan çaldığım vakitlerin acısını çıkarırcasına ancak 14 saatlik uykudan sonra kendine gelebildi. Kabuğuna çekilmiş arkadaşım Kaan'dan mesaj gelmesi ve kendimi dışarıya atma gerekliliğini hissedişim aynı anda vuku bulunca, tıpkı benim gibi "hayır" deme özürlüsü Kaan'ı da peşimden sürükleyerek Taksim'e doğru yollandım. Taksim'de Kaan'ı da peşimden sürükleyerek bir kaç pasaj dolaşıp geçenlerde internette denk geldiğim kadar güzel olmasa da bir kaleydoskop (çiçek dürbünü) aramaya koyuldum, pasajlarda olmasa da Galatasaray Lisesi'nin karşısında birbirinden geveze iki kadının işlettiği bir oyuncakçıda bulabildik. Üç ayna ve biraz boncuktan ibaret bu oyuncağa ederinden fazla para verdikten sonra Çukurcuma'nın yollarını aşındırmaya koyulduk. Niyetim Masumiyet Müzesi'nin olduğu binayı bulmaktı, ama güvenmemem gerektiğini öğrendiğim fotoğrafik hafızam(?) bize engel oldu. Çukurcuma sokaklarında bir kaç entel tip görünce doğru yolda olduğumuza inansak da bir iki çıkmaz sokağa dalıp gerisin geri dönmek zorunda kalınca tekrar korkunç yokuşu tırmanarak İstiklal'e geri döndük. Görki ile Nur da bize katıldıktan sonra tekrar bizi Çukurcuma'dan geçmek zorunda bırakacak yolu takip ederek birazdan başlayacak Fenerbahçe-Beşiktaş maçını izlemek için Tophane'ye geçtik. Şaşılacak derecede Beşiktaş taraftarı yoğunluğunun bulunduğu kafede Fenerbahçe'nin bizi yanıltmayarak 2-1 yenerek kazandığı maçı izledikten sonra 'satış koyarak' bu kez değişiklik yaparak Beşiktaş'ta her zaman takıldıkları iki kafenin yanındaki kafeyi mesken edinmiş İTÜ-Kaf tayfasına katıldım. Her zaman enerjik, her zaman gülecek bir şeyler bir şeyler bulabilen bu eğlenceli arkadaşlarla birbirinden keyifli 4 saat geçirip zorlu bir yolculuğun sonunda yurda dönebildim, Coen'lerin filmini baştan alarak bitirdim, başındaki alıntıyı çok beğenip yukarıya yerleştirdikten sonra bu satırları yazıverdim. Yarınki macera için uyku depolamak için kısa kesip kendimi uykunun kollarına bırakıyorum...

Another day, another adventure!..

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Your blog keeps getting better and better! Your older articles are not as good as newer ones you have a lot more creativity and originality now keep it up!

cyber dedi ki...

Thank you very much,

i'm curious about this fluent english speaker. :S