Aralık 16, 2008

I don't have what it takes


Şöyle rahat bir uykuya tekrar ne zaman kavuşacağım acaba, sabık berber, yeni girişimci her daim geveze Hacı Ömer ve dertleriyle geçen 16 saatlik yola, sonrasındaki 13 saatte de sırf kafamı meşgul etmek için izlediğim onlarca dizi ve filme, matlabla cebelleşmelerime rağmen yatağa karşı soğukluğu hala üzerimden atamamış olmam düzelemediğimin, bunun kısa zamanda da gerçekleşmeyeceğinin göstergesi sanırım. Yoruldum, hayatıma çekidüzen vermek için ileriye atadurduğum tarihler yüzünden bu günümün elimden kayıp gitmesinden. Böyle geçecek hayatım bundan sonra, bu gerçeği de kabullenmem gerek artık, son günlerde 'büyümek' 'olgunlaşmak' artık herne ise (adını siz koyun) o şeyin hayallerinden vazgeçmek, bazı şeyleri kabul etmek, sineye çekmek olduğunu düşüneduruyorum sadece; öyle olmasa elinden şekeri alınmış bir çocuktan farksız şu halimle kimsenin okumadığı, okusa da anlamayacağı şeyler yazıp durur muydum buraya sadece?

Sanırım sadece ben değil herkes kendi küçük dünyasının prensi, prensesi; hayatın onlara hep güzel tarafını sunacağı ümidiyle yaşıyor, fakat bir gün kral/kraliçe olamayacağını öğrenen herbirimizin sadece şanslı olanları içini dökebileceği yakınlara sahip, ne yazık ki ben onlardan değilim galiba...

Hiç yorum yok: