Ocak 15, 2009

Confessions of an Unstable Mind


Neredeyse 20 yaşıma kadar ben de normal bir insan evladıydım. Şimdilerde gözümün önüne bir 'normal insan evladı' getirmeye kalkışınca çayırlarda hoplayıp zıplayan ve çok eğlenen bir tipin canlanması normal kalamadığımı vurgulamaya yeterli olacaktır sanırım. Tam da hayatımın dönüm noktası olan bu yıllarında açık açık yazmayı keşfettim. Yarın bir gün, birileri "Bir Onur vardı, ne kadar kıl bir çocuktu..." şeklinde beni hatırladığında arkamda bir iki ispat bırakıyor olmaktı belki de beni cezbeden. Yazma girişimlerine kalkışışım ile devrik cümle yapısıyla aramızda bir elektriklenme olması arasında geçen süre toryumun yarı ömründen bile kısaydı. Böylece oluyor muydu yazdıklarım kötü birer şiir?

Böylece
oluyor muydu
yazdıklarım
kötü birer şiir?

Çok geçmeden yarım kalsın kalmasın cümlelerimi üç nokta ile bitirip artistik bir hava katma merakına kapıldım.

Böylece
oluyor muydu...
yazdıklarım
kötü birer şiir?

Ne zaman ben noktalı virgüle hayran oldum, virgül peşimi bırakmaz oldu bilemiyorum. İmla işaretleri öylesine sarmıştı ki dört bir yanımı kurtulamıyordum.

İmla işaretlerim;
virgüllerim, noktalı virgüllerim,
üç noktalarım...
sayesinde,
oluyor muydu...
yazdıklarım,
kötü birer şiir?

Çok sonraları ironiyi keşfettim ben, yapmaya kalkıştıkça olmadı, ben denedikçe o bana yüz vermedi, yapamadıkça ben üzüldüm.

İmla işaretlerim;
virgüllerim, noktalı virgüllerim,
üç noktalarım...
ve ah o ironi!
sayesinde,
oluyor muydu...
yazdıklarım,
güzel birer şiir?

Hiç yorum yok: