Hayır efendim, kurşunum bitmedi; sadece şarjörüm bitti. Doldurdum ve karşınızdayım. İki haftadır finallerim yüzünden İstanbul'a gelen dedem ve anneannemi görmeye gidememiştim bir türlü. Bugün sabahtan dikildim karşılarına. Anneannemin ordan elim boş dönmeme gönlü razı olmadı herhalde ki üç leziz öğünün yanında her zamanki formuyla iki şahaneyle hikayeyle yolcu etti beni.
Sabah saatlerinde kız torunları telefon açtı, uzun uzun konuştular, cimcime olan ufaklık da bana özellikle selam söylemiş. Bahsettiğimiz ufaklığa şu Taksim'in altını üstüne getirip bulduğum kaleydoskopu hediye etmiştim son ziyaretimde, onun da artık ne kadar hoşuna gittiyse bir dakika ayrılmamıştı yanımdan. Bunu anneanneme anlatınca o da başladı anlatmaya:
Çavuş dayım anlatırdı bunu, çok da güzel anlatırdı kendisi ballandıra ballandıra. Zamanında sizin köyde, Fındık'ta, Alisa Hoca isminde bir imam vardı. (ki kendisi sonradan Soğucak'ta alkollüyken vefat ettiği için cenaze namazı dahi kılınmadan köyün mezarına defnedilmiş hemen ve iki karısı varmış, çocukları da şunlar şunlarmış...) Çavuş dayım Alisa Hoca'yı ziyaret eder bir gün, yanında da kocaman bir karpuz götürür, tabi o zamanlar köyde bir şey bulmak mesele. Neyse, hoca karşılar dayımı, otururlar, muhabbet ederler, sonra kızları karpuzu keser, getirir. Hoca karpuzun nerden geldiğini sorunca, kızı, karpuzu Çavuş dayımın getirdiğini söyler. Alisa hoca da bunu duyunca ayağa kalkar ve dayıma der ki "O seni karşılayışım hiç olmadı, gel bir sarılayım sana..." Sana yollanan selam da o çeşit bir selam heralde.
Bir kaç saat sonra dayımın antika kombisi kendiliğinden kapanınca düzeltmek için uğraşmaya başladım. Ne yaptımsa tekrar yanmıyordu, ta ki dedem içerden laf atana kadar: "Bozdunuz oğlumun kombisini, yenisini alın bakalım." Anneannem mi? Başladı tabi ki anlatmaya:
Zamanında çok mıhrız (cimri) bir adam ve arkadaşı varmış. Bir gün seyahat ederlerken bir kuyuya rastlamışlar, su içmeye çalışırken mıhrız olan kuyuya düşmüş. Arkadaşı "Ver elini." dediyse de bir türlü elini uzatmamış. Sabaha kadar "Ver elini." dediyse de mıhrız olan kesinlikle uzatmamış elini. Sabaha karşı arkadaşı artık dalgınlıkla "Tut elimi." deyince hemen elini tutup çıkmış ve demiş ki: "Bugüne kadar kimseye bir şey vermedim, hep aldım." Sen de onun gibi, yeni kombi lafını duyunca hemen çalıştırıverdin.
Ocak 21, 2009
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder