Ocak 06, 2009

The Curious Case of Benjamin Button

-What's it like, growing younger?
-Can't really say. I'm always looking out of my own eyes.

-Will you still love me when my skin grows old and saggy?

-Will you still love me when I have acne? When I wet the bed? When I'm afraid of what's under the stairs?
-What?
-What are you thinking?
-I was thinking how nothing lasts.



Film beklemeyi özlemişim yıllardır, isminin naif çağrışımlarından olabilir David Fincher'ın son filmini bir Yüzüklerin Efendisi'ni bekleyişim gibi beklemedim açıkçası, ama Fincher'la Pitt'i tekrar bir araya getiren bu filmi bekleyebilirmişim de. David'ciğim yanıltmadı bizi ve (Zodiac'ı saymazsak) gayet güzel bir filmle döndü uzun bir aradan sonra. Filmin sonları bana Notebook'la A Moment to Remember'ı hatırlattı, asıl kafamı karıştıransa yardıma muhtaç eşi bekleyen kadın olunca bu gayet normalmiş, kadının asli görevlerinden biri de buymuş, anlatmaya bile gerek yokmuş gibi gelmesi. Bunun dışında onca makyaj Brad Pitt'i gençleştirmesine gençleştirmişse de Thelma and Louise'deki veya Seven Years in Tibet'teki ışıltıdan eser kalmamış kendinde. Hikayeyi fazla masallaştırmamaları, fantastik öğelerle doldurmamış olmaları, olanaksız bir hikayeyi (masalı) tüm yalınlığıyla anlatmış olmaları, hikayeyi aşk çevresinde dolandırıp zamanın olaylarına (Forrest Gump gibi) değinmemeleri, gereğinden fazla dramatikleştirmemeleriyle, herşeyiyle güzel bir film olmuş. 5 dalda Golden Globe'a aday olmuş bile, Fincher'ın da bir oscar sahibi olma zamanı geldi de geçiyordu zaten...

Hiç yorum yok: